Türev ürünler, risklerin taraflar arasında transfer edilmesini sağlamak amacıyla geliştirilmiş finansal araçlardır. Türev ürünleri, transfer edilen risklerin türüne göre, faiz oranı türevleri, kredi türevleri, dövize dayalı türevler, emtia türevleri ve hisse senedi türevleri olarak sınıflandırmak mümkündür. Kredi türevleri ise bir dayanak varlığın kredi riskinin transfer edilmesi yoluyla riskten korunmak için geliştirilmişlerdir.

Kredi riski, en yalın haliyle kullandırılan kredinin veya sahip olunan bir tahvilin ana para ve/veya faizlerinin ödenmemesi olasılığıdır. Bu olasılığın gerçekleşmesi temerrüt olarak tanımlanmaktadır. Temerrüt halinin gerçekleşmesi, bir taraftan bankaların zarar etmesine ve buna bağlı olarak sermaye gereksinimlerinin artmasına, diğer taraftan yeni kredi kullandırım imkanının azalmasına ve dolayısıyla fon ihtiyacı olanlara gerekli fonların aktarımının yavaşlamasına yol açabilecektir.
Bankacılıkta sermayeyi en etkin şekilde kullanacak optimum bir kredi portföyü oluşturulması temel hedeflerden birisidir. Ancak, ne kadar optimal bir portföy oluşturulursa oluşturulsun kredi riskine maruz kalınması kaçınılmazdır. Bankalar, kredi riskini azaltıcı işlemler yoluyla bu riski azaltabilmektedirler. Basel 2 uzlaşısında, kredi türevleri bankaların kredi riskini ve dolayısıyla sermaye ihtiyaçlarını azaltmaya yönelik işlemler olarak kabul edilmektedir.
BANKACILIKTA KREDİ VE KREDİ RİSKİ
Bankalar fon fazlası olanlarla fon ihtiyacı olanlar arasında aracılık işlevi görürler. Fon ihtiyacı olanların bu ihtiyacını karşılayacak geleneksel araç ise kredi kullanmaktır.
BANKACILIKTA KREDİ
Kredi, bir sözleşmeye dayanılarak, faiz ve/veya komisyon karşılığında, bir miktar nakdin veya belli bir edimin yerine getirilmesinin taahhüt edilmesi suretiyle itibarın, başkasına belli bir süre ile kullandırılması şeklindeki ekonomik faaliyettir. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere bir banka herhangi bir kişi yada kuruluşa, bir nakdi ya da kendi itibarını belli bir süre ile kullanma imkanı sağlamaktadır.
Bankacılık faliyetlerinin yasal çerçevesini belirleyen 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 48. maddesinde kredi sayılan haller belirlenmiştir. Buna göre, nakdi kredilerin yanı sıra
- Teminat mektubu, kontrgaranti, kefalet, aval, ciro, kabul gibi gayrinakdi krediler ve bu niteliği haiz taahhütler
- Satın alınacak tahvil ve benzeri sermaye piyasası araçları ile ters repo işlemlerinden alacaklar
- Tevdiatta bulunmak suretiyle ya da herhangi bir şekil ve surette verilecek ödünçler
- Varlıkların vadeli satışından doğan alacaklar
- Vadesi geçmiş nakdi krediler, tahakkuk etmekle birlikte tahsil edilmemiş faizler ve gayrinakdi kredilerin nakde tahvil olan bedelleri
- Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile benzeri diğer sözleşmeler nedeniyle üstlenilecek riskler
- Ortaklık payları
- Finansal kiralama işlemleri
- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nca kredi olarak kabul edilecek işlemler
- Katılım bankalarına özgü fon kullandırma yöntemlerinden olan taşınır ve taşınmaz mal ve hizmet bedellerinin ödenmesi suretiyle veya kar ve zarar ortaklığı şeklinde yapılan yatırımlar, taşınmaz, ekipman veya emtia temini veya mal karşılığı vesaikin finansmanı, ortak yatırımlar veya benzer yöntemler ile sağlanacak finansmanlar kredi olarak kabul edilmektedir.
KREDİ RİSKİ NEDİR?
Kredi riski, finansal bir sözleşmenin karşı tarafının yükümlülüğünü yerine getirebilme gücünde içsel ve/veya dışsal faktörler kaynaklı ortaya çıkabilecek olumsuz gelişmelere bağlı olarak, sözleşmenin banka için temsil ettiği değerdeki beklenmeyen değişikliklerden dolayı bankanın sermayesinde ve/veya gelirlerinde azalma olasılığı şeklinde tanımlanabilecektir.
Bu olasılık esas olarak temerrüt durumu ile ortaya çıkmaktadır. Borcun geri ödenmemesi, temerrüde düşme olarak adlandırılmaktadır. Bireyler, işletmeler ve hükümetler gibi tüm borç kullananların karşılaşabileceği bir durum olan temerrüt, değişik şekillerde ortaya çıkabilir. Bu durumlar;
- Bir şirket veya kuruluşun borçlarını ödeyemez duruma düşerek tasfiye edilmesi veya iflas etmesi
- Öngörülen süre içerisinde ödemenin gerçekleştirilememesi
- Bağımsız kredi derecelendirme kuruluşları tarafından belirlenen kredi notunun düşürülmesi
- Birleşme sonrası, yeni oluşan ortaklığın finansal olarak ilk halinden daha zayıf olması
- Hükümet eylemleri ve piyasa aksaklıkları olabilir.
Kredi riski, borçlu tarafın yaşadığı bir temerrüt durumundan sonra borç verenin maruz kalabileceği kayıp riskidir.
Kredi riskinin yönetimi krediyi veren tarafından yapılır. Kredi riskinin yönetimi kredi verilmeden önce başlar. Kredi riskinin yönetiminde öncelikle mevzuatla getirilen kurallar esastır. Bankacılık Kanunu’na göre, bankalarca bir gerçek veya tüzel kişiye veya risk grubuna açılabilecek kredi tutarı, bankanın özkaynaklarının %25’i ile sınırlandırılmıştır. Kredi kullandırılacak kişi banka ile ilişkili taraf ise açılabilecek kredi banka özkaynaklarının %20’sinden fazla olamaz. Buna göre bankaların belirtilen sınırları aşan kredi kullandırması mümkün değildir.
Bankalar ayrıca kredi kullanmak isteyenlerin gelirlerini, faaliyet gösterdikleri sektörleri, bulundukları coğrafi bölgeleri göz önüne alarak da limit belirlemektedirler. Kredi riski sistematik olmayan bir risk olduğundan, riskin borçlular, sektörler ve bölgeler arasında çeşitlendirilmesi gerekir. Böyle bir çeşitlenme yapılsa dahi kredi riski, genel ekonomideki gelişmelerden etkilenecektir.
Bankalar borçlunun temerrüdü durumunda uğrayacakları zararı azaltmak için;
- kredi maliyetini, borç talep edenin kredi değerliliğini göz önüne alarak belirlerler,
- Nakdi ve gayrinakdi bir teminat alınması yoluna başvururlar,
- Borçlunun bankada mevcut ya da ileride doğabilecek alacaklarının, kredinin kapatılmasında kullanılması hakkını yaratabilirler ve
- Kredi sigortası, menkul kıymetleştirme ve kredi türevleri gibi kredi riski transfer enstrümanlarını kullanabilirler.