Geleneksel Tarım ile Organik Tarım Arasındaki Farklar Nelerdir?
Bu eserde geçen, tarımın tarifi ve tanımı ile ilgili olarak yer alan bazı terimlere bakılacak olursa; kolaylıkla şunlar görülecektir. Ayrıca tarım sistemi olarak kabul edilebilecek terimler şunlardır:
Geleneksel Tarım Nedir?: Tarımsal kimyasallar (bilhassa kimyasal ilâçlar ve gübreler) kullanılmadan önceki uygulanan yöntem ve usulleri kapsayan, yetiştiricilik sistemidir. Bu sistemde yüksek verimli ıslah çeşitleri ve belli bir ölçüde mekanizasyon bulunmaktadır. Burada üretim (çoğaltım) materyali olarak kullanılan yüksek verimli çeşitler tabii ıslah yöntemleri (seleksiyon, kombinasyon ve mutasyon) ve adaptasyon araştırmaları ile elde edilmiştir.
Konvansiyonel (Klasik) Tarım Nedir?; veya alışılmış tarım, ya da normal tarımsal uygulamalar, bugün yaygın olarak uygulanan tarım sistemidir. Genetik olarak yapısı değiştirilmiş yüksek verimli bitki ve hayvan çeşit ve ırklarının tek ürünlü tarım, tarımsal ve kimyasal girdilerin yoğun bir şekilde kullanılması ile devam ettirilmektedir. Çok sık ve yoğun toprak işlenmesine bağlı olarak toprak tahribatı ve çoğu yerde aşırı ve uygun olmayan usullerle sulama yapılmasına bağlı olarak tuzlulaşma ve sodikleşme (toprakta sodyum birikimi, çoraklaşma) problemleri ortaya çıkmaktadır.
Sürdürülebilir Tarım Nedir?; sürdürülebilir arazi ve toprak kullanımını esas alan, ancak çok belirli kuralları olmayan, fakat diğer tabi kaynakları da kullanırken onları da tüketmoyi değil, kullanarak geliştirmeyi hedefleyen tarımsal uygulamalardır.
Biyodinamik Tarım Nedir?: Bir tür organik tarım uygulaması olup, ayrıca bu uygulamanın belli bir ölçüde psikososyal (ruhsal) boyutu da olan tarımdır. Burada çiftçilerin ruh sağlığı ve huz-jru bakımından rehabilitasyonu da söz konusudur.
Organik Tarım Nedir?; Organik tarım daha önce de tarif edildiği gibi, ekolojik=biyolojik ilkeleri ve standartlardan, devamlı denetimi ve belgelendirmeyi gerektiren toprak verimliliğini ve bitki sağlığını esas alan, çevre tahribatını gözden uzak tutmayan, daha doğrusu daima çevreyi koruyan, tarımsal kimyasalların kullanımını kısıtlayan, sınırlandıran hatta izin vermeyen tarım uygulamaları sistemidir.
Entegre (bütünleşik) Tarımsal Üretim Nedir?; ise sürdürülebilir yetiştirme sistemi olarak da isimlendirilebilen, sınırlı bir şekilde, mevzuata bağlı olarak kimyasal kullanımına izin veren, ancak çok keskin kuralları olmayan tarımsal uygulamalardır.
Geleneksel veya ilkel tarımla organik tarım arasında kısmi bir benzerlik olduğu söylenebilir. Mesela her iki sistemde de yapay kimyasal gübreler, insektisit, fungusit, herbisit, büyümeyi teşvik ediciler ve gelişmeyi düzenleyiciler kullanılmaz. GDO'lar kullanılmaz, yoğun olarak hayvan gübresi kullanılır. Geleneksel tarımda uygulanan organik tarım yöntemleri ise, kapalı besin maddesi döngüsü, dış kaynaklı girdi azlığı, bitki artığı (malç) ve kompost kullanımı ile biyokütle döngüsünün sağlanması, uygun ekim nöbeti, tek türe bağlı olmaktan çok farklı bitkilerin yetiştirilmesi, toprak, su ve enerji kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi toprak verimliliğinin sürekliliği, toprak erozyonunun önlenmesi, hayvan dostu yetiştiricilik olarak sıralanabilir. Organik tarımda geleneksel tarıma kıyasla en belirgin farklılıklar, zararlı yönteminde mikrobiyal ilâçların kullanımı, yararlı çeşitlerin kullanımı, yeşil gübre, örtü bitkisi, azot sağlayan bitkilerin dönüşümlü ekimi, gelişmiş ve koruyucu toprak sürümü, çapa-lama, ekim ve belgelendirme olarak verilebilir.
Son yıllarda en fazla entegre veya bütünleşik tarımsal üretim (IP= Integrated Production) üzerinde durulmaktadır, özellikle gelişmiş ülkelerde oldukça gündemde olan bir tarımsal üretim sistemidir. Bu üretim şeklinin belirgin kuralları olmakla beraber üretimde kimyasal maddelerin kullanımının azaltılması hedeflenmiştir. Bitki koruma işlemlerinde, biyolojik kontrol yöntemleri ile birlikte uygun kimyasal pestisit kullanımı birlikte değerlendirilmektedir. Zararlıların veya hastalıkların önemli ekonomik kayıplara neden olacağı riskinin varlığı halinde, mevzuatın elverdiği ölçüde kimyasal kullanılabilmekte, ancak kullanılabilecek en üst dozlar tanımlanmaktadır. İP (bütünleşik üretim) uygulamalarında benimsenmiş bir standart yoktur. Uygulamalar ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Bazı ülkeler kendilerine göre standartlar ve etiketleme sistemleri geliştirmiştir. Bu üretim yöntemi, bazı ülkelerde "yeşil üretim" olarak da adlandırılmıştır.
özetlemek gerekirse organik tarımın diğer uygulamalardan olan rarKiarı maddeler halinde yazılabilir:
1. Organik olarak yetiştirilen ürünler koku, tat, renk, doku ve bunların bileşkesi olan aroma bakımından üstündür.
2. Organik ürünlerde nitrat ve nitrit birikmesi yoktur. Nitrat ve nitrit birikmesi özellikle bebeklerde ve çocuklarda mavi bebek (Meta he-moglobia) hastalığına neden olur. Bu, metabolizmada nitrit birikmesi sonucu kanın dokulara oksijen taşımasını engeller ve bünyede morarmalar meydana gelir. Aynı hastalık genç hayvanlarda da görülebilir.
3. Organik tarımda tohumluk, fide, fidan ve damızlık, spor, ana arı, yumurta (balık üretimi için) olarak kullanılan üretim materyali masrafı yüksek olabilir.
4. İşgücü kullanımı (masrafı) organik tarımda fazla olur.
5. Organik tarımda toprak verimliliği daha iyi korunur.
6. Organik ürün üretimi sınırlı, talep fazla olduğu için birim fiyatlar yüksek olur.
7. Organik tarımda toprak ve su muhafazası daha iyi ve toprak erozyonu çok daha azdır.
8. Organik tarımda, tarım yapılan ortam daha iyi korunur, biyolojik çeşitlilik ve zenginlikler çok daha iyi korunur.
9. Organik tarımda polikültür tarım sistemleri daha kolay uygulanır.
10. Organik tarımla yaban hayatı çok daha iyi korunur.
11. Organik tarım işletmelerinde organik gübrelere büyük ihtiyaç olduğu için bitkisel üretimle hayvansal üretim birlikte yapılabilir ve böylece bütünleşmiş tarım uygulamalarında avantajlar sağlanmış olur.
12. Organik yetiştiricilikte ekim nöbeti uygulamaları şart olduğu için, işletme tek ürün yetiştirmenin risklerinden korunmuş olur.
Organik yetiştiricilikle geleneksel tarım ve diğerleri arasında daha başka detayda farklar da bulmak mümkün olabilir. Fakat bu konuda organik yetiştiriciler ve tüketicilere bir bakış açısı verebilmek bakımından buraya yazılanlar kâfidir.
Organik Tarım ile Eş Anlamlı Kavramlar
Daha önce de zaman zaman değinildiği gibi, dünyada ve Türkiye'de nüfusun her geçen gün hızlı bir şekilde artıyor olması gerçeği, insanların gıda, giyinme ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için her alanda olduğu gibi tarımda da mevcut bütün kaynakların sınırlarına doğru zorlanmasını gerektirmiştir. Çünkü dünyada üretim artışı oranının nüfus artış oranından yüksek olması gerekmektedir. Bir başka söyleyişle organik madde üretim alanlarının sınırlı olması, mevcut toprak ve su kaynaklarının kullanılarak daha bol ürün elde edilmesi bu kaynakların ve canlı üretim materyalinin istismar derecesinde kullanılmasını gerekli kılmaktadır, insanları gereği gibi besleyebilmek için değil sadece karınlarını doyurabilmek için bile çok fazla, kitle halinde üretimde bulunmak gerekmektedir. Bunu temin edebilmek için 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ve daha sonra 20. yüzyılın birinci yarısında ve özellikle de ikinci dünya harbinden sonra bilimsel araştırma ve çalışmaların artması, elde edilen neticelerin uygulamaya konması ile ortaya çıkan teknolojik gelişmelerin üretim girdileri şeklinde yetiştiriciliğe tatbik edilmesi verimde büyük artışlar ve rekoltede önemli yükselmeler ortaya koymuştur.
Verimi ve üretimi artıran girdiler
1. Tarımda mekanizasyona gidilmiştir.
2. Israrlı şekilde yapılan genetik ve ıslah çalışmaları ile verim potansiyeli yüksek tohumluk, fide, fidan ve damızlıklar ortaya konulmuştur.
3. Sulama ve bilhassa gübreleme çalışmalarına büyük bir önem verilmiştir.
4. Yabancı ot, hastalık ve haşerelerle çok yoğun bir şekilde ilâçlı mücadele (kimyasal savaş) yapılmıştır.
5. Toprak ve su kaynakları muhafaza edilerek ve depolanarak yetiştirmenin her safhasında kullanılmıştır.
6. Gerek geleneksel tarımda gerekse organik tarımda önemli ölçüde işgücüne ihtiyaç vardır. İşçi ücretlerinin yüksek olması özellikle maliyetlerin yükselmesine, bu da bilhassa organik ürün fiyatlarının yüksek olmasına etki yapmaktadır.
7. Gerek organik tarımda ve gerekse konvansiyonel tarımda eğitim ve öğretim son derece önemlidir. Bazılarının zannettiği gibi organik tarım az girdi kullanıldığı için, ilâç ve gübre kullanılmadığı için bilgisiz ya da ilkel tarım değildir.
8. Hem geleneksel tarımda hem de organik tarımda mutlaka işletmede bir planlama ve program uygulamasının olması şarttır. Her iki sistemde de olmakla beraber, özellikle organik tarımda tarım işletme-sindeki bütün varlıklar kayıt altında olmalıdır. Yetiştiriciliğin kendine özgü disiplini uygulanmalıdır.
Bütün bunlar gerçekleştirilirken, unutulmaması gereken husus "Bütün insanlar ve canlılar için, gelişmiş ya da az gelişmiş ülkeler için, işçi veya kapitalist için, zengin veya fakir için, zenci veya beyaz için, bitki veya hayvanlar için sadece bir tek dünyanın olduğudur." işte bu dünyaya, tıpkı dünkü ve bugünkü gibi gelecekte de yaşanabilir, sağlıklı ve huzurlu bir doğa bırakmak, bütün kaynakları bilinçli kullanmakla mümkündür. Üretimin devamlılığının uzun vadede düşünülmesi, bazı kavramların altının çizilmesini gerekli kılmıştır. Bu kavramlardan biri organik tarım, diğeri ekolojik tarım ve bir başkası da biyolojik tarımdır.
Organik tarımın bugün çevre kirlenmesiyle beraber gündeme geldiği bilinen bir gerçektir. Endüstrinin gelişmesiyle çağdaş teknoloji ve bilgilerin bilime dolayısıyla tarımın kullanımına sunulması sonucunda, birçok zararlı ve yararlı maddelerin toprak ve bitkilere tatbiki, zaman zaman beraberinde çevre kirliliği ve zehirlenmeleri de gündeme getirmiştir. Tarımsal üretim boyunca sentetik maddelerin zirai kullanımda olumsuz etkilerinin nasıl saf dışı edileceği ve yerini alacak değişikliklerin neler olacağının tartışılması gereken bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Çağdaş tarım kapsamında ele alınan girdilerin yerini alacak materyallerin, aynı işleri görmesi ancak yapay kökenli olmaması yani, doğal döngü içerisinde yine doğadan bir parça olma eğiliminde olması gerekmektedir. Aynı zamanda bu uygulamaların bir bütün halinde tatbikata geçmesi önem arz etmektedir.
Ekolojik veya biyolojik tarım adı da verilen organik tarımı, genel olarak doğada mevcut olan dengeyi korumak için tamamen veya mümkün olduğu ölçüde sentetik mücadele ilacı ve gübre kullanımı ile, hayvancılıkta antibiyotikler, büyüme düzenleyicileri ve yem katkı maddeleri kullanımını kaldıran, iyi bir toprak bakımı, ekim nöbeti, gübreleme, bütünleşik mücadele yapılması fikrine dayanan bir tarım sistemi olarak tanımlamak mümkündür.
Ekolojik tarım, organik tarım ve biyolojik tarım birbirleri yerine bile kullanılabilirler. özellikle organik tarım ile biyolojik tarım, nerdeyse tam tamına örtüşmektedir. Hatta organik tarım çok daha az bir genişlik ifade edebilir.Sür-dürülebilir tarım ise her iki kavramı da içine alabilmektedir. Eğer bu kavramları birer çember olarak kabul eder de iç içe çizersek, en dışta Sürdürülebilir tarım, ondan sonra Eklojik tarım gelmektedir. Biyolojik tarım ise organik tarımla hemen hemen örtüşmektedir.
Organik Tarım, sürdürülebilir bir eko-sistem, güvenli gıda, sağlıklı beslenme, sosyal adalet ve hayvanlar için de daha iyi çevresel yaşam şartları ile sonuçlanan bir süreçler dizisine dayalı, bütünsel bir sistem yaklaşımıdır. Bu nedenle organik üretim sadece belirli girdileri kapsayan veya dışlayan bir üretim sistemi olmanın ötesinde bir anlam ifade eder. Organik tarımda, sentetik zirai ilâçlar ve gübreler ve tüm sentetik koruyucuların, genetik değişime uğratılmış organizmaların (GDO) ve ışınlanma yöntemlerinin kullanımı söz konusu değildir. Organik tarım Standartlarına uygunluk, hileli uygulamalara karşı tüketiciyi korumak da dahil olmak üzere, kontrol ve sertifikalama yoluyla güvence altına alınmaktadır. Organik Ürünler, organik tarımın esaslarına uyularak kontrol edilip sertifikalandırılarak üretilmiş, hasat edilmiş, işlenmiş, depolanmış, ambalajlanmış ve nakledilmiş olan sağlık için güvenli ürünlerdir.
Organik Tarım, doğanın dengesini bozmadan sağlıklı gıdalar üretmek amacıyla bitkisel ve hayvansal üretimin uygun ekolojilerde fiziksel tedbirler, kültürel tedbirler alarak, biyolojik mücadele ve doğal gübreleme yoluyla yetiştiricilik işlemlerinin gerçekleştirilmesini öneren, üretimde sadece miktar artışını, değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan öteki bir üretim şekli olarak da tanımlanabilir.
Organik tarım bir yetiştirme yöntemi olmaktan ziyade, aynı zamanda bir felsefi düşünce veya inanç tarzı olarak benimsenmelidir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı ve Avrupa Birliği tarafından geleneksel tarıma alternatif olarak kabul gören bu üretim şekli biyodinamik ve ekolojik olarak da adlandırılmaktadır. Organik tarım geleneksel tarıma, eskiye dönüşü özendirmez, aksine ekosistemin ve üretimle ilgili tekniklerin bilinmesi ile uygulanabilen bir tarım sistemidir.
Tarımsal üretimde kullanılan ilâç, gübre ve benzeri kimyasalların olumsuz etkileri insan ve toplum sağlığı üzerindeki zararları artarak kendini hissettirmeye başlamıştır. Tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilâçlarının hiç veya mümkün olduğu kadar az kullanılması (mevzuatın müsaade ettiği kadar) bunların yerine aynı görevi yapan organik tarım sistemi geliştirilmiştir. FAO ve Avrupa Birliği tarafından modern tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim şekli değişik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır. Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde "Ekolojik Tarım", Fransızca, italyanca, ve ispanyolca'da "Biyolojik Tarım", ingilizcede "Organik Tarım"Türkiye'de ise "Ekolojik veya Organik Tarım" eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Türkiye'de organik tarım, başlangıçta ekolojik tarım veya yetiştiricilik olarak söylenmiş olmakla beraber, artık bugün organik tarım diye adlandırılmaktadır.