Scorpions zamansal olarak kafamda 4 bölümde canlanıyor. Bunlar:
1. Deneysellik dönemi (1965-1972): Scorpions, 1965 yılında Almanya'nın Hanover şehrinde kurulmuş bir rock grubu. 1965 yılında hem gitar çalma hem de vokal yapma fikri ile Rudolf Schenker tarafından başlayan bu serüven, 1970 yılında kendisi gibi gitarist olan büyük kardeşi Michael Schenker (UFO ve Michael Schenker Group'tan da tanıyoruz kendisini) ile vokalist Klaus Meine'nin katılması ile grup hüviyeti kazanmış oluyor. Ama biz yine de tarihsel olarak baktığımızda Scorpions grubunun kurucusu Rudolf Schenker'dir diyebiliriz. Basta Lothar Heimberg ve davulda da Wolfgang Dziony'nin eklenmesi ile tüm enstrümanlar sahibini buluyor ve Scorpions bu kadro ile ilk albümünü çıkartıyor
Lonesome Crow (1972)
ve albümün turnesinde gitaristi olan Michael Schenker'i UFO grubuna kaptırıyor. Sonrasında ise turneyi tamamlayabilmek için Michael Schenker'iin arkadaşı olan ama o dönem kendi grubu olan Uli John Roth'tan yardım istiyorlar ve turneyi bu kadroyla tamamlıyorlar. Rudolf Schenker, Uli John Roth'u daimi Scorpions gitaristi olarak kadroya dahil etmek istiyorsa da Uli John Roth, kendi grubu olan Dawn Road'da kalmak istediğini söyleyerek bu teklifi reddediyor. Aynı yıl içerisinde çözümü iki grubu birleştirmekte buluyorlar ve vokalist (Klaus Meine) ile ritm gitarist (Rudolf Schenler) Scorpions grubundan, basçı (Francis Bucholz), davulcu (Jürgen Roshental), lead gitarist (Uli John Roth) ve klavyeci (Achim Kirschning) ise Dawn Road'dan gruba katılıyor. Eleman sayısı olarak Dawn Road grubu üyeleri çoğunlukta olsa da yayınlanmış bir albümü ve grup ismi olarak tanınırlığı daha fazla olduğu için grup ismi olarak Scorpions adını kullanmaya karar veriyorlar. Grup klaye kullanmak yerine çift gitar kullanmayı tercih edince klavyeci Achim Kirschning de tarihin tozlu sayfalarında yerini almış oluyor.
2. Yaratıcılık dönemi (1973 - 1978): Scorpions, bu dönemde
- Fly To The Rainbow (1974)
- In Trance (1975)
- Virgin Killer (1976)
- Taken By Force (1977)
stüdyo albümlerini ve muhtemelen gelmiş geçmiş en çok sevilen konser albümü olan Tokyo Tapes (1978) albümünü çıkarıyor. Yaratıcılık dönemi olarak adlandırdığım bu dönemde 3 davulcu değişikliği dışında bir grup üyesi değişikliği olmadan oldukça başarılı albümlere ve aykırı albüm kapaklarına imza atmış grup. Bunda 1975 yılında birlikte çalışmaya başladıkları yapımcı Dieter Dierks'in de etkisi büyüktür çünkü bir pazarlama dehası olan Dierks, cinsellik unsurlarının rock müzikte satışları artırdığını biliyordu, bu yüzden o kadar ileri gitti ki 1976 yılında piyasaya çıkan Virgin Killer albümlerinin kapağı bir çok ülkede yasaklandığı için alternatif bir albüm kapağı hazırlamak zorunda kaldılar. Grup bu yaratıcı ve sınırları zorlayan albüm kapakları seçme alışkanlığını ilerleten yıllarda Dierks'te ayrıldıktan sonra da sürdürdü.
1974'te Fly To The Rainbow kayıtları tamamlandıktan sonra tarihinin en iyi davulcusunu, o dönem popüler bir progressive rock grubu olan Eloy'a kaptırıyor. Buna pek üzülmüyorum ben şahsen çünkü Jürgen Roshental'in kendi yaratıcı ve üretken olduğı dönem de Eloy grubunda mükemmel işler üretmesini sağlamıştır. 1975-1976 yıllarında bir diğer yaratıcı rock davulcusu olan Rudy Lenners ile çalışmış, en son ise 1977 yılında rock tarihinin en kazma davulcularından birisi olan ama çok iyi İngilizce bildiği ve aynı zamanda da besteci olma özelliği olduğu için Herman Rarabell ile yola beraber devam etme kararı almışlardır.
1978 yılında Tokyo konserlerinden sonra Uli John Roth'un kendi grubunu (Electric Sun) kurmak istemesi ve popüler rock müzik yerine daha müzikal derinlikte ve daha gitar odaklı bir müzik üretmek istemesi sebebiyle ayrılmak istemesi üzerine Scorpions fanları tarafından en çok övgüyle bahsedilen bu dönem sona ermiştir, ama bir sonraki aşama ise Tokyo konserleri sonrası dünya çapında kazandıkları ün ile birlikte Amerika'ya geçmek olacaktır.
3. Popülerlik dönemi (1979 - 1991): Grup lead gitarist olarak önce eski gitaristleri olan Michael Schenker ile tekrar çalışmaya başlamış, sonrasında ise bağımlılıklarını gerekçe göstererek tekrar gitarist arayışına yönelmiştir. Sonuç olarak yüzlerce gitarist arasında yapılan denemeler sonucunda, bugün halen grubun lead gitaristi olan Matthias Jabs gruba katılır.
Scorpions bu dönemde Amerika'da:
- Lovedrive (1979)
- Animal Magnetism (1980)
- Blackout (1982)
- Love at First Sting (1984)
- Savage Amusement (1988)
- Crazy World (1990)
stüdyo albümlerine imza atmıştır. 1985 yılında ise World Wide Live konser albümleri yayınlanmıştır.
Grubun Lovedrive albümünde, Michael Schenker’in katkıları oldukça fazladır ve bu parçalardan çoğu bugün bile halen grubun popüler parçaları arasında canlı olarak çalınmaya devam etmektedir. 1980 yılında çıkarttıkları Animal Magnetism albümünde ise The Zoo dışında halen çalmaya devam ettikleri bir parça olmadığını söyleyebiliriz. 1980 yılı aynı zamanda Scorpions grubu için bir yol ayrımı anlamına da gelebilirdi ancak bu gerçekleşmemiştir. Grubun vokalisti Klaus Meine, ses tellerindeki problem nedeniyle konuşamayacak noktaya kadar gelmiş ve prodüksiyon şirketi Scorpions için alternatif vokalist aramalarına başlamışlardı bile. Hatta isim bile belirlemişlerdi, Don Dokken. Ancak Klaus Meine bu sancılı dönemi yenmeyi başarmış ve grup üyeleri de bu dönemde onu yalnız bırakmamışlardır. İyileştikten sonra ise rock ve metal tarihinin o döneme kadar en sert örneklerinden birisi olan Blackout albümlerini yayınlamışlar ve Klaus Meine, çıktığı vokal oktavları sevenlerine iyileşmekten de öte, ses tellerini artık daha iyi kullanabildiğini de müjdelemiştir.
1984 yılı Scorpions için özel bir yıldır çünkü grubun gelmiş geçmiş en popüler albümü olan Love at First Sting bu yıl çıkmış ve Rock you like a Hurricane, Still loving you, Big City Nights, Bad boys runnig wild gibi klasikler ile dinleyicilerden tam not almıştı, artık Scorpions grubu da dünyanın en tanınır gruplarından birisi olarak tüm büyük festivallere çağırılır olmuştu.
Love At First Sting turnesinden sonra yayınladıkları World Wide Live konser albümünden sonra dünyanın en popüler gruplarından birisi olarak yeni albüm beklentileri sonucunda popüler rock parçası yapmaya çalışma hatasına düşerek Savage Amusement (1988) albümünü yayınladılar. Satışlar her ne kadar fazla olsa da parçalar grubun fanları tarafından yeterince tutulmadı. Bu başarısız albümden sonra grup ile uzun yıllardır birlikte çalıştıkları Dieter Derks’in yolları ayrılmıştır.
Grup yapımcı olarak Keith Olsen ile yollarına devam eder ve 1990 yılında gelmiş geçmiş en çok tanınan Wind of Change parçasını da içeren Crazy World (1990) albümünü çıkartır. Sovyetler birliği ve Berlin duvarı gibi dönemin siyasal olaylarının da etkisi ile Wind of change parçası, grubun tanınırlığının daha da artmasını sağlar. Crazy World turnesinin sonunda ise basçıları Francis Bucholz ile yolları ayırma kararı almışlardır.
4. Değişime uyum sağlamaya çalışma dönemi (1992 - 2019): Bu dönemi kendi içerisinde de alt bölümlere ayırmak mümkündür elbette ancak ben istemsiz olarak bir bütün olarak görüyorum sanırım. Grubun kariyer olarak en zirveye kadar tırmanmasından sonra rock müziğin yerini grunge müziğe bırakması ve 3 üye dışında hızlanmaya başlayan grup üyelerinin değişimi sonucunda Scorpions, tanınırlığını korumak için popüler müzik üretmeye çabalarken bir yandan da fanlarına halen aynı kaliteli rock müziği yapmaya devam ettiklerine ikna etmeye çalıştılar. Bu dönemde çıkan stüdyo albümleri:
- Face The Heat (1993)
- Pure Instinct (1996)
- Eye II Eye (1999)
- Unbreakable (2004)
- Humanity: Hour I (2007)
- Sting in the Tail (2010)
- Return to Forever (2015)
Konser albümleri ise:
- Live Bites (1995)
- Moment of Glory (2000) (Senfonik)
- Acoustica (2001) (Akustik)
- Get Your Sting & Blackout (2011)
- MTV Unplugged – Live in Athens (Akustik)
Eye II Eye albümü dışında tüm albümlerin Scorpions karakteri taşıyan ve içerisinde sağlam hard rock ve slow ballad’lar içerdiğini söyleyebilirim. Eye II Eye albümü ise tamamen bir istisna ve döneme ayak uydurma ve popüler kalma çabası olarak yorumlanabilir.
54 yıllık bir rock grubu olmak mı daha zor, yıllar önce bestelediğin parçaları 70’lerinde çalmaya ve söylemeye devam etmek mi daha zor bilemiyorum ama Scorpions hakkında şunu söyleyebilirim ki bilinenin aksine sadece birkaç güzel slow parçası olan bir gruptan daha fazlasıdır Scorpions.