Aslında dalgıçlar her seferinde hep tekneden geriye doğru atlayarak denize dalmazlar, ekipmanlarına ve bulundukları yerlere göre farklı şekillerde denize girerler. Örneğin kıyıdan denize gireceklerse paletlerle düz yürümek çok rahatsız bir eylem olduğu için yüzebilecekleri derinliğe ulaşıncaya kadar geri geri yürüyerek denize girerler. Eğer ayakta atlayarak denize gireceklerse ileriye bir adım atarak önce ayakları girecek şekilde dik bir konumda denize girmiş olurlar.
İzlerken pek belli olmasa da dalgıçların üzerlerindeki ekipman ağır ve oldukça da rahatsızdır. Bir yerlere takılabilir ya da dengesini bozabilir. Dalgıçlığın ilk kuralı da her zaman emniyettir. Bu sebeple ayağa kalkıp dengede durmanın zor olduğu ve suya dik bir biçimde girmenin garanti olmadığı durumlarda ekipmanlarının bir yere takılmasını ve emniyetlerini tehlikeye atmasını engellemek amacıyla dalgıçlar küçük botlardan denize girerken oturur pozisyondan kendilerini arkaya doğru suya bırakırlar. Eğer bu işlem yüz üstü yapılsaydı tüğün ağırlığı da dalgıcın üzerine binmiş olurdu.