Bir süredir kafamı kurcalayan bir soruydu bu, geldiğim noktaya kadar tespitlerimi paylaşmaya çalışacağım. Atladığım ya da fark edemediğim tespitler için siz de altına yazabilirsiniz. Yazdıklarım önem sırasına göre değil, bu yüzden neden önce onu sonra bunu yazdın falan demeyin.
- Plastik kullanmıyorlar, meyve kuruturken bile tahta ahşaplar üzerinde kurutuyorlar. Evlerinin etrafında PVC ses geçirmez plastik örtüler yok, evleri yine ahşaptan ve nefes alıyor.
- Bulundukları yerler şehirden ve trafikten uzak olduğu için hem araç salınımlarından etkilenmiyorlar hem de şehrin üzerindeki gri örtü onlara zarar vermiyor. Muhtemelen bu yüzden de mevsimleri daha normal seviyelerde yaşıyorlar, kar da yağmur da daha doğal yağıyor. Etrafınızdaki gökdelenlerin yerine uzun kavaklar olduğunu düşünün, öyle bişi işte.
- Stres yok demek çok uzak bir tespit olur, elbette herkesin kendine göre problemleri vardır ancak en azından bizim yaşadığımız iş ve trafik stresini yaşamıyorlar.
- Su kaynakları doğal, şebeke suyunu arıtmaya çalışmıyorlar ya da plastik damacanalarda satılan suları satın alıp içmiyorlar
- Yedikleri yemekler de doğal. Yumurtaları gezen tavuklarından alınan bir nevi sertifikasız organik yumurtalar. Sebzeleri yine kendileri yetiştirdikleri kendi tohumlarından ve gdo gibi bir problemleri yok. Tuzlu yemeklerinde de dışarıdan maliyet düşürme amaçlı ya da bağımlılık kazandırma amaçlı ürünleri tüketmiyorlar. Çin tuzu yok, iyice temizlenmemiş yıkanmamış sebze yok.
- Endüstriyel şeker tüketmiyorlar, en fazla bahçelerindeki doğal meyvelerin şekerleri kadar şeker tüketiyorlar. Glikoz şurubu gibi ürünler zaten evlerine girmiyor.
- Aktif olarak fiziksel enerji harcatan işlerle meşgul olmak bedenlerini de daha dinç tutuyor. Doksan yaşlarındaki kişilerin kışın ısınmak için sizden daha iyi odun kırdıklarını ya da baharda tohum ekmeden önce toğrağı kendi elektriksiz aletleri ile sizden daha iyi sürdüklerini düşünün. Siz 10 dakikada bel ağrısından kıvranırsınız ama o bunu yıllardır yapıyor ve vücudu bu yüzden daha dinç. Haliyle masa başı tembelliği dediğimiz hareketsizlikten kaynaklı sağlık problemlerini de yaşamıyorlar.
- Kalori olarak şehir insanı görgüsüzlüğü durumu var hepimizde, instagram'da 3 porsiyon ciğeri nasıl gömdüğümüzü paylaşmaya bayılıyoruz, bizden gören arkadaşlarımız da bunu normal bir şey sanıyor ve herkes yapıyor. Tatlısıydı gazlı içeceğiydi derken günde 3-5 bin kalori alıyoruz. Köydeki insan ise 1500-2000 kalori alıyor ve yakıyor da. Biz de skinny fat diye geziyoruz.
- Bir de nasıl anlatacağımı bilemediğim bir ego durumu var. Trafikte her arabanın kendimize yol vermesi gerektiğini, alışverişte her mağaza çalışanının karşımızda hazırolda beklemesini istiyoruz. Sonra da bu ego birbirimizle çakışınca ortaya sen benim kim olduğumu biliyor musun gibi salakça kavgalar çıkıyor, kimsenin de bir şey olduğundan değil aslında. Köy insanında ise böyle bir ego durumu yok, herkes gayet rahat. Gösteriş de yok park yeri derdi de yok.