Resesyon, ekonomi programlarında adını sıklıkla duyduğumuz olumsuz ekonomik söylemlerden birisidir. Resesyonun tanımı en basit haliyle durgunluk ya da durağanlık olarak ifade edilebilir.
Peki duraklayan ya da gerileyen şey nedir dersek burada da ekonomik ölçümlerde kullanabileceğimiz işsizlik, üretim ve milli gelir gibi ifadelerden bahsedebiliriz. Maktoekonomik bir terim olarak resesyonun daha detaylı bir tanımını yapacak olursak da gayri safi yurt için hasıla (GSYİH)'nın en az iki çeyrekte (çeyrek yıl=3 aylık dönemde) negatif büyüme göstermesine resesyon denmektedir Dolayısıyla bir ekonominin durağan olup olmadığını ölçebilmek için kullanılabilecek somut ölçümler yapılabilmektedir ve subjektif bir tanı değildir.
Resesyon, sadece Türkiye için geçerli bir ekonomik terim değildir elbette. Geçmiş dönemlerde tüm ülkelerin ekonomik kriz dönemlerinde resesyona girdikleri olmuştur ve bu resesyon döneminden çıkabilmek için kendi müdahale edebildikleri parametreler üzerinden düzenlemeler yaparak ekonomilerini düzeltmeye çalışmışlardır. Örneğin faiz indirimleri yapmak, resesyonu engellemek için yapılabilecek müdahalelerden birisidir ancak tüm ekonomik küçülmeler resesyon anlamına gelmemektedir. Resesyon, stagflasyon, slumpflasyon, depresyon gibi farklı tanımlar farklı durumlara göre yapılmaktadır.
Resesyonun olup olmadığını anlayabilmek ya da bir birey olarak gözlemleyebilmek ve erkenden önlem alabilmek için gözlemlenebilecek çeşitli belirtiler şunlardır:
- Sizin ya da arkadaşlarınızın gelir seviyelerinin düşmesi ve bundan duyduğunuz memnuniyetsizliği kendi aranızda daha fazla dile getirmeye başlamanız
- Nitelikli bir eğitim almış olmasına rağmen iş bulamayan kişilerin artış göstermesi
- Sanayi üretiminde azalma olması
- Tüketiminizin düşmesi ya da tükettiğiniz şeylerin daha ucuz muadillerini tüketmeye başlamanız
- Finansal piyasalarda volatilitenin artış göstermesi
- Her yıl araba değiştiren komşularınızın araba değiştiremez duruma gelmesi