Aktarlar ben bildim bileli rağbet görür ama son zamanlarda tükettiğimiz besinlerin doğallıktan giderek uzaklaşmasından mıdır, hava kirliliğinden midir yoksa her gün artan stresten midir bilmiyorum ama duyduğum kanser vakaları sayıları giderek artış gösteriyor. Sigara içene bırak deseniz içmeyen ölmüyor mu sanki diyor ama doktordan kötü bir haber duyunca da yandım allah diye o doktor senin bu alternatif tıpçı benim koşturmaya başlıyor, yani maalesef bizdeki sağlık bilinci, sağlığı kaybettikten sonra başlıyor. Şartlar böyle olunca da internetin de etkisiyle her şeye faydalı olduğu kaynağı belirsiz intetnet sitelerinde yazan baharatları ve hububatları almak için insanlar aktar dükkanlarına akın ediyorlar. Hele bir de bir kadın programında bir şeyin bir şeye nasıl faydalı olduğu konuşulduysa o ürünlere akın ediyor insanlar.
Peki davulun sesi uzaktan duyulduğu kadar hoş mu işte soru bu, adım başı aktarların olduğu her cadde ve sokakta bu rekabette aktar dükkanı açarak halen para kazanabilmek mümkün mü? İnternetten satış yaparak teknoloji kullanımınıza ve yatırımıza güveniyorsanız sosyal medya ağlarını düzenli ve aktif bir şekilde kullanıp bu rekabette bence öne geçme şansınız var ama her şeyden daha önemlisi iki tane faktör var. Birincisi dükkanınızın konumu, ikincisi ise düzenli gider kalemleriniz. Her işletme açılışından sonra ilk 6-12 ay arasında batıp batmama mücadelesi veriyor, bunun da en temel belirleyicilerinden birisi düzenli aylık masrafları oluyor. Mağazanın arkasındaki tek bir odayı depo yapmak ya da patron ofisi yapmak gibi ince bir çizgide karar vermek, hayaller ile gerçekler arasında seçim yapmak anlamına geliyor bence. İş sahibi olmak demek, günün ortasında dükkana girip de sekreterinize ver kızım raporları demek değil, sabah herkesten erken kalkıp yerleri paspaslayarak güne merhaba demektir, bu sadece aktar dükkanları için değil tüm esnaflar için geçerli bir kuraldır.
Aktar dükkanı açma konusundaki hevesiniz eğer sadece para kazanma odaklı ise, ürünlere çok hakim olmadan aktar rünleri işletmeciliğine dalmanız demek, garantili iflas tekniklerinden bir diğeri olacak çünkü ürünleri kendi mağazanıza satın alırken de bu bilgilere ihtiyacınız var, fiyatlara çok hakim olmanız zaten şart ama gele ürünün de kalitesini eksper seviyesinde anlamazsanız batar gidersiniz. Bir de bilmemne otu var mı diye gelen müşterilere karşı bilgi donanımı olarak çok hazır olmanız gerek ki o ot olmasa bile bu ondan daha iyi çünkü şu faydaları var diyebilesiniz.
Şirket açmak, oda kayıtları, dükkan açmak gibi standart prosedürleri tamamladıktan sonra dükkan dekorasyonuna da bence çok özen göstermeli ve tercihen bir profesyonelle çalışmalısınız. Bunu masraf değil yatırım olarak görmek gerek. hangi ürünlerin hangi saklama kaplarında nerede saklanması gerektiğinden tutun, dolapların cinsi, neyin ne kadar güneş görmesi ya da görmemesi gerektiği, ideal sıcaklık ve saklama koşulları, doğru yazar kasa seçimi ve yazar kasa önünde sıra bekleyenlere satılabilecek minik ihtiyaçların konumlandırılmasına kadar çok çeşitli bilgilere ihtiyacınız var burada, bu yüzden bu bilgiye sahip olana saygı duymalı ve ödemesini de yapmalısınız.
Sermaye tutarınız ne kadar çoksa, alacağınız ürünleri o kadar ucuza mal edip o kadar çeşitlendirebilirsiniz. Aradığı tüm ürünleri sizin mağazanızdan bulabileceğini bilen müşteri demek düzenki müşteri demektir. Elbette temizlik ve iletişim konularında da titiz ve becerikli olduğunuzu varsayıyorum. Eğer iyi bir satış personeli değilseniz, en azından konuya hakim ve güler yüzlü birisini işe almanız yararınıza olur. Bulunduğunuz şehir ve konuma göre de hedef müşteri kitlenizi bilmeli ve ona göre yabancı dil bilen bir ya da daha çok personel işe almalısınız.
Son bir nokta olarak da belki markanızı zamanla büyütmeyi ve franchise ya da bayilik vermeyi bile düşünebilirsiniz. Elbette her marka kuran bu hayallerle başlayıp sonra hüsrana uğruyor ama yine de vizyoner bir marka ismi ve logosuna en başından karar vermek faydanıza olacaktır.