Tyler Durden'ın da dediği gibi aslında sahip olduğunuzu zannettiğiniz eşyalar size sahip olurlar. Eskiden hayat daha kolaydı gibi geliyor artık bana. Yere telefon düşünce kazağınızın kol kısmıyla ekranını siler geri masaya koyardınız ya da arabanız kirlendiğinde benzin aldıktan sonra makineye sokar 1 TL'ye yıkatırdınız. Şimdi arabanın boyazı zarar görmesin diye özel fıskiyelere ve köpüklere sahip olduğunu iddia eden araç yıkama istasyonlarına araç başına minimum 30 TL para bayılıyoruz ama nedense bu bilinç seviyesi fiş istemeye sıra gelince kayboluyor, adamlar vergi ödemeden bir dünya para kazanıyor. Neyse, konuyu dağıtmayalım.
Dedemizin evindeki eski tüplü televizyonun ekranında parmak izi olması gibi bir durum muhtemelen başımıza hiç gelmiyordu, en fazla dantelin altında biriken tozları almak için nemli bir havlu kağıt ile birkaç ayda bir şifaen bir tozu alınıyordu. Ama uzay biliminden hallice teknolojilerle donatılmış olan kocaman lcd ve plazma televizyon ekranlarına dokunmaya korkuyorum çünkü sanki televizyon ekranı değil istihbarat kuruluşunun parmak izi alma departmanı. Daha dokunmaya kalmadan parmağımdaki bütün izler 4K olarak ekrana yapışıyor ve arkadan gelen HDR destekli rengarenk parlaklık da bu izi dikkate almadan durulamaz bir şekilde ön plana çıkartıyor. Tamam neyse soruya geliyorum.
Bugünün televizyon ekranı teknolojileri için nasıl bir bez ve sıvı kullanmamız gerekiyor? Eski yöntemlerle yumuşak bir havlu kağıda ya da mendile azıcık su damlatıp nemlendirince bu sefer de silme izi ekranda kalıyor. Nokta iz kalmadan temizlik yapmak için daireler halinde mi silmek gerek yoksa yukarıdan aşağı esnaf lokantası camını siler gibi mi temizlik yapmamız gerekiyor? Bir de neden bu işler bu kadar zor?